Londra’da yaşayan mimar Bahar Özdemir, çocuğunun anadilinde yetkinlik kazanması konusundaki hassasiyetini girişime dönüştürdü ve Kartonkinder markasını yarattı. Özenle seçtiği kitapları dünyanın dört bir köşesindeki çocuklara gönderen Özdemir, tam bir kitap aşığı.
Londra’ya geliş öykünüzü anlatabilir misiniz?
Londra’ya eşim ve oğlumla beraber 2018 yılında taşındık. Ben 30’larımın sonundaydım. Oğlumuz da 2.5 yaşındaydı. Bu şehre daha önce arkadaşlarımızı görmek ve gezmek için birkaç defa gelmiş ve çok sevmiştik. Dalga doğduktan sonra, bebeksiz hayatımda yaşadığım İstanbul’la bebekli bir anne olarak yaşadığım İstanbul arasında uçurumlar olduğunu fark ettim. Londra İstanbul’a kıyasla yaşaması çok daha kolay ve bebek dostu bir şehirdi. Havası daha temiz. Yeşil alanları ve parkları bol… Ayrıca itiraf etmeliyim ki anne-babalar için de çok daha eğlenceli. Zaten hayatımın kayda değer bir bölümünü İstanbul’da yaşamıştım ve madem bebekle beraber yaşamımızın yeni bir dönemine giriyorduk, bu neden yeni bir şehirde olmasın dedik.
İstanbul’da hangi alanda çalışıyordunuz?
Ben mimarım aslında. 2004 yılında İTÜ Taşkışla’dan mezun olduktan sonra bir süre çeşitli ofislerde çalıştım. Sonra kendi mimarlık ofisimi kurdum ve uzun yıllar mimari pratiğin içinde oldum. Bu süreçte yapı tasarımına olduğu kadar ürün tasarımı konusuna da meraklıydım hep. Bir dönem mobilya tasarımı yaptım mesela. 2005 yılında Eski Galata Köprüsü üzerinde gerçekleştirilen ilk İstanbul Design Festival’inin bağımsız tasarımcılarından biriydim. Bu üretimler butik olarak yıllar içinde hep devam etti. Sonra, 2015 yılında büyüklerin dünyasından sıkıldım biraz ve daha çok “çocuklar için tasarlamak” istediğime karar verdim. Bu kararı almamda o sırada hamile olmamın da etkisi olmuştur mutlaka. Böylece oğlumdan önce kücükmimar.com doğdu ve ben çocuklar için mimari oyuncaklar üretmeye başladım. Daha önce MilanoTasarım Fuarı’nda karşılaşıp âşık olduğum bir oyun evi vardı. Fikir olarak da çocukların kendi ölçeklerindeki evlerine sahip olmaları şahaneydi, ben de bu süreçte çeşit çeşit dev oyun evleri tasarlayıp ürettirdim. Mimarlık şemsiyesi altında buluşan yan disiplinlerde, farklı ölçeklerde tasarım ve üretim yapmaktan büyük keyif alıyorum ve Londra’da da küçük ölçeklerde de olsa, mimari proje üretimimi hala sürdürüyorum.
Kartonkinder nasıl kuruldu? Kitap satma fikri nasıl oluştu?
Ben bir kitap ‘çok severim’. Kendimi bildim bileli hayatımda hep çok kitap oldu, hiç durmadan okudum ve sanırım bu benim en eski alışkanlığım. Sonra bir gün bir bebeğim oldu. Tahmin edileceği üzere neredeyse doğar doğmaz ona da kitaplar okumaya başladım. Sonradan konuyu çalışınca da gördüm ki el yordamı ve iç ses yardımıyla dünyanın en doğru şeylerinden biriymiş bu yaptığım. İstanbul’da yaşarken Kuzguncuk’taki evimizin sokağında nefis bir kitapçımız vardı; Nail Kitabevi. Dalga ilk adımlarını o kitapçıda attı. Biz her günümüzü kitapçıda geçiren bir anne-oğulduk. Dalga daha 2 yaşındayken kendi kategorisinde oldukça zengin bir kitaplığa sahipti. Sonra Londra’ya geldik ve birdenbire Türkçe çocuk kitabı bulmak imkansızlaştı! Kitapları Türkiye’den sipariş ettiğinizde yüksek kargo maliyetlerinin yanında kapıda sürpriz olarak parçalanmış paketlerle ve ekstra gümrük vergisiyle karşılaşabiliyorsunuz. Üstelik teslimat süreleri de gümrük işlemleri yüzünden bir hayli uzuyor ve bu süreçte karşınızda bir muhatap bulamamak da cabası. Kartonkinder.co.uk tüm UK, Avrupa ve Amerika’ya kitapları aynı gün kargo oluyor ve Londra’da olmanın avantajıyla çok kısa sürede kitaplar çocuklara teslim ediliyor. Üstelik paketlerin içinde minik sürpriz oyuncaklar ve kendi isimlerine yazılmış özel bir mektupla birlikte.
Çift dillilik çocuğa özgüven kazandırıyor
Anadil konusunun önemi son yıllarda daha da anlaşılır hale geldi. Sizin bu konudaki fikirleriniz neler?
Uzmanlar kısaca diyor ki; birden fazla dil duyarak büyüyen çocuklar, tek bir dil konuşabilen bir çocuğa göre bir konuya dikkat vermede farklı yollar kullanmayı daha kolay öğrenebiliyorlar. Yapılan araştırmalara göre birden fazla dil öğrenmek, beyinin farklı bağlantılar kurmasına yardımcı oluyor bu da çok dilli bireylere, tek dilli bireylerden daha fazla akademik ve sosyal avantajlar sunuyor. Gelelim anne içgüdüsüne… Ben, çift dilliliğin en önemli kazanımının çocuktaki özgüven gelişimi olduğunu düşünüyorum. Kendi ana dilinde kendini dilediğince ifade edebilen çocuk duygusal olarak daha güçlü ve daha güvenli hissediyor. Ayrıca farklı durumlara uyum sağlama konusunda daha becerikli oluyorlar. Çift dilliliğin çocukların oyun üretme konusundaki yaratıcılıklarını da olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum.
Londra’ya taşındıktan sonra oğlunuzun dil gelişimi nasıl ilerledi?
Dalga o zaman 2.5 yaşındaydı ve Türkçeyi gayet güzel konuşabiliyordu. Sonra bir gün bir uçağa bindik ve indiğimiz yerde birdenbire etrafımızdaki hiç kimse onun söylediklerini anlamamaya başladı. İlk tepkisinin öfkelenmek olduğunu hatırlıyorum. Kimse ne söylediğini anlamayınca düpedüz etrafındakilere kızıyordu. Biz tabii bu süreçte evde normal olarak Türkçe konuşmaya, kitap okumaya devam ettik. 3 yaşına geldiğinde kreşe başladı. Okulundaki öğretmenlerin açık yönlendirmesi bizim ona anadilini öğretmemiz ve anadilini korumamız gerektiği yönündeydi zaten. ‘İngilizce öğretmek bizim işimiz siz Türkçesini koruyun’ dediler. Ben de öyle yaptım. Dalga da tabii bu sırada okulda, tam gaz herkese Türkçe öğretme çabasını sürdürüyordu ve başlangıçta hayatına damdan düşer gibi giren bu yeni dilden oldukça korkuyordu. İşte tam orda imdadımıza kitaplar yetişti! Çok iyi tanıyıp sevdiği kitapların Türkçe ve İngilizcelerini yan yana açıp okumaya başladım; Aynı sayfalarda aynı resimler, sadece tanıdığı karakterler aynı şeyleri farklı seslerle söylüyorlardı, sonunda korkacak bir şey olmadığına bu şekilde ikna oldu ve sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten, yaklaşık 3 ay sonra sınıfındaki çocuklarla çat pat İngilizce anlaşmaya başlamıştı bile.
Dünyanın her yerine kitap gönderiyorsunuz. En çok hangi ülkelerden sipariş alıyorsunuz?
İngiltere ve Amerika’dan çok sayıda sipariş alıyorum. Neredeyse bütün Avrupa, Amerika ve Kanada’ya Kartonkinder paketleri gönderdim. Sadece kitap gönderdim demiyorum çünkü paketlerle beraber o paketi heyecanla bekleyen çocuklara minik sürpriz hediyeler, onlara özel yazılmış mektuplar da gönderiyorum. Yine anne içgüdüsüyle, bu şekilde çocuğun kendi dilindeki kitapları bekleme sürecinin de o biricik deneyimin bir parçasına dönüşmesini sağladığımı düşünüyorum. Düşünsenize hem Türkçe kitaplar hem de hep çok sevdikleri sürprizlerle geliyor! Ben, Kartonkinder anneleriyle de sıkı bir iletişim içindeyim zaten. Ne zaman isteseler bana ulaşabiliyorlar. Kitaplarla ilgili tavsiye istediklerinde ya da sormak istedikleri her ne olursa bana mutlaka yazıyorlar. Zaten çift dilli çocuklar büyütüyor olmak hepimizi birleştiren çok önemli ortak bir payda ve zaman içinde kocaman bir aileye dönüştük. Ve ben bu ailenin bir parçası olma ayrıcalığını çok ama çok önemsiyorum.
Kitapları nasıl seçiyorsunuz?
Yeni çıkan kitapların oldum olası sıkı takipçisiyimdir zaten. Şimdi aynı hafiyeliği bir de çocuklar için yapıyor olmam dışında pek bir şey değişmedi hayatımda. Ve tabii bir de dünyanın dört bir yanında yaşayan çocuklar için anne süzgecinden geçmiş ve nitelikli çocuk edebiyatı seçme sorumluluğu eklendi buna. Kartonkinder’e kitap seçme süreci çok meşakkatli; mesela kitapların dilbilgisi olarak düzgün bir Türkçeyle yazılmış olmaları çok önemli, sonra kelime dağarcığını zenginleştirecek kitapların özellikle peşindeyim, ayrıca çok beğendiğim bazı çocuk psikologlarını da yakından takip ediyor ve onların kitap önerilerini mutlaka dikkate alıyorum. Tabii kartonkinder annelerinden gelen önerileri de…
Kartonkinder’i daha da büyütmek gibi bir planınız var mı?
Mimarlığa halen devam ediyorum ama Kartonkinder’i de büyütmek istiyorum. Türkçe ve İngilizceye ek olarak Fransızca çocuk kitaplarını da siteye eklemeye başladım. Bunu diğer diller de takip edecek gibi görünüyor. Bu süreçte belki bir yatırımcıyla hareket edip Kartonkinder’i büyütebilirim.
Not: Bu içeriğin orijinalini ve derginin tamamını aşağıdaki bağlantıdan PDF olarak görüntüleyebilir veya bilgisayarınıza indirebilirsiniz. https://www.linkingbridge.net/blog