top of page
Writer's pictureAbidin Karabulut

Mutfağımdaki memleket kokusu beni ülkemde hissettiriyor

Updated: Mar 31


Türkiye’de 20 yıl kurumsal hayatta çalıştıktan sonra eşinin işi sebebiyle Lüksemburg’a taşınan Gökçe Bayar Öğüt, Anason isimli girişimiyle Ege mutfağının en özel lezzetlerini Lüksemburg’da yaşayanların beğenisine sunuyor. “Gurbette beni ülkemde hissettiren yegâne şey mutfağımdaki memleket kokusu” diyen Öğüt’ün hayali Ege mutfağı gibi zeytinyağının başrolde olduğu, otlardan ve sebzelerden zengin, lezzet ve çeşitlilik açısından kıymetli menüleri olan sağlıklı mutfağımızı daha geniş kitlelere tanıtmak.

Gökçe Bayar Öğüt Lüksemburg
Gökçe Bayar Öğüt

Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Selanik göçmeni İzmirli bir ailenin 4. kuşak torunuyum. 14 yaşında bir kızım var ve 16 yıldır evliyim. Eşimin işi sebebiyle 5 yıl önce Lüksemburg’a taşındık. 20 yıl süren kurumsal hayatımı taşınmamızla birlikte sonlandırmamın ardından kendimi ilgi alanım olan mezeler ve Ege mutfağı konusunda geliştirmeye yeni reçeteler öğrenmeye, mutfakta denemeler yapmaya ve bu birikimi de 1,5 yıl önce iş olarak hayata geçirmeye başladım.


Lüksemburg öncesinde yurtdışı deneyiminiz olmuş muydu?

Tatiller dışında olmadı ancak ben her yurtdışı seyahatimizde etrafıma ‘Burada yaşayabilir miyim?’ diye düşünerek farklı bir gözle bakmışımdır. Yurtdışında yaşamaya eşimden daha istekliydim diyebilirim.


Yurtdışında yaşamanın iş ve özel hayatınıza etkileri neler oldu?

Bence dünya görüşünüzü kuvvetlendirmesi ve size yeni bir vizyon kazandırması en önemli artılarından. Ayrıca farklı kültürleri deneyimlemek, yabancı dil, yeni bir sosyal çevre, iş hayatında yeni bağlantılar sağlamak konularında da kazançlarımız oldu. İlgi alanım olan mutfak çeşitliliği konusunda kendimi daha da zenginleştirme, farklı kültürlerden etkilenerek yaratıcı şeyler üretme, yeni tatları deneyimleme ve birçok kaynağa erişim fırsatı yarattı benim için. Tabii aileden ve arkadaşlardan uzak olmak zaman zaman duygusal zorluklar, bocalamalar yaratıyor. 


Lüksemburg’u nasıl buldunuz? Orada yaşamanın artı ve eksileri neler?

Lüksemburg’a ilk geldiğimiz gün sonbaharda bir pazar günüydü. Sokaklarda insan yoktu ve “Nereye geldik biz” diye düşündük. O günü ve hissettiğimiz duyguları hiç unutamıyoruz.

Neyse ki pazartesi günü ortalık hareketlendi ve derin bir “Oh” çektik. Lüksemburg alıştığımızın aksine çok sessiz, sakin ve küçük bir ülke. Yeşile, tarihi yapılara ve güzel yerlere gözümüzün gönlümüzün doyduğu yer. Çocuk yetiştirmek için çok güvenli ve ideal. Dört dilli eğitim sistemi ülkenin en büyük artılarından biri. Lokasyonu birçok Avrupa ülkesine gidip gelme imkanınızı kolaylaştırıyor. Toplu taşıma çok kullanılıyor ve ücretsiz. Bu ülkeye geldiğimizden beri kendimizi hiç yabancı gibi hissetmedik. İnsanlar nazik, güler yüzlü ve fikrimce bu ülkede göçmen olmak diye bir tabir yok. Türkler olarak özellikle biz kadınlar gönül birliği içerisindeyiz. İletişim kurabildiğimiz, bir araya gelebildiğimiz Türk kadın arkadaşlarım tarafından oluşturulmuş platformlar var. 


Yalnız değiliz ve gurbette bunu hissetmek gerçekten çok kıymetli. Eksilerine gelince bir İzmirli için en önemli iki madde yağmurlu ve gri havası, sessiz-sakin yaşantısı. 


Anason Luxembourg fikri nasıl oluştu? Biraz bahseder misiniz?

Markamın ismi rakıya karakteristik özelliğini veren ve rakının ana hammaddelerinden biri olan anasondan geliyor. Rakı bildiğiniz gibi bizim coğrafyamızın en eski içkilerinden. Uğruna özenerek kurduğumuz çilingir sofralarıyla, dostlarla yaptığımız sohbetleriyle, müziğiyle tam bir kültür içkisi. Anason Luxembourg da aslında özlem duyduğum sofralardan yola çıkarak hayata geçirdiğim, yaptığım mezeler ve zeytinyağlılar ile yurtdışında benim gibi memleketini özleyenlere “Kendimi Ege’de hissediyorum” dedirtmeye çalıştığım, çabaladığım, yeteneklerimi kullanabildiğim ve bundan büyük keyif aldığım hobim, girişimim, işim.


Yabancılar en çok hangi Türk yemeklerini seviyor ve sipariş ediyor?

Menümde yabancılar tarafından en çok sevilenler mercimek köfte ve midye dolma. Mercimek köfteyi marula sarıp limon sıkıp yemek onlara ilginç geliyor ve çok hoşlarına gidiyor. Bildiğim kadarıyla bu yemek başka bir kültürde yok. Aynı şekilde midye dolma da alışkın oldukları midye yemeklerinden çok farklı olduğu için seviliyor. Ve tabii iyi bir bira eşlikçisi. Bu ikisi dışında zeytinyağlı yaprak sarma, Osmanlı Mutfağı’ndan vişneli yaprak sarma, köz patlıcanlı humus, tahinli piyaz, kuru cacık en çok sipariş edilenler.

 

Sizin yemekten ve hazırlamaktan keyif aldınız Türk yemekleri neler? 

Keşkek birinci sırada gelir diyebilirim. Başlı başına hikayesi olan bir tören yemeği. Ege köylerindeki keşkek dövme ritüellerinden olsa gerek o ortamlarda bulunmuş, tatmış biri olarak hikayelerinden, anlamından, kuşaktan kuşağa aktarılmasından dolayı keşkek yapmayı ve yemeyi çok seviyorum. Bir diğeri yaprak sarma, Biz limonlu, yeşillikli ve bol zeytinyağlı yaparız. Keşkek kadar anlamlı bir yemek bence. Kadınlar gün yapar mutlaka yaprak sarma olur. Akşam yemekli misafiriniz gelir, masada yaprak sarma yerini alır. Çocuğunuzun doğum gününü kutlarsınız baş köşede o vardır. Çünkü tüm çocuklar çok sever. Sanırım içinde anılar barındıran yemekleri pişirmek ve yemek benim için çok keyifli.



Anason'daki spesiyallerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Enginarlı limonlu pilav, köz patlıcan atom, vişneli Osmanlı sarma, Ege sarma, midye dolma, kabak sıyırma, isli enginar, prasopita spesiyallerimiz arasında.


Türk mutfağına dair sizi şaşırtan tepkiler alıyor musunuz?

Bu kadar zengin bir mutfak kültürüne sahip olan memleketimizin, yurtdışında sadece döner, kebap, baklava ile popüler olması beni hala hayrete düşürüyor.

 

Türkiye’de en çok neyi özlüyorsunuz? Yoksa bütün aradıklarınızı burada bulabiliyor musunuz?

Neleri özlemiyorum ki! ‘Deniz olmayan memlekette yaşamak istemem’ derdim. Yaşıyorum.

Güneşi ve mavi gökyüzünü görmediğim memleket istemem derdim. 5 yıl oldu. ‘Şu tarlalara bir bakayım, belki burada da bizim otlardan vardır’ diye umut ettim. Otları bavulla İzmir’den taşır oldum. İş çıkışı ‘Hadi Alsancak’a kaçalım, Kordon’da güneşi batıralım’ derdik. Güneşi göremez oldum. Olsun, bulara rağmen seviyorum Lüksemburg’u.


Geleceğe dair planlarınız, hedefleriniz neler?

Dünyada gastronomiye ve doğal yaşama olan ilgi arttıkça yemekler konusunda da eğilimler değişmeye başlıyor. Ege mutfağı gibi zeytinyağının başrolde olduğu, otlardan ve sebzelerden zengin, lezzet ve çeşitlilik açısından kıymetli menüleri olan bu sağlıklı mutfağımızı gerek yemek festivallerine katılarak gerek sosyal medyada paylaştığım içerikler yardımıyla gerekse kültür paylaşımları olan ortamlarda bulunarak tanıtmayı kendimce görev edindim. Okumaya, öğrenmeye, araştırmaya devam.


Turkish Global Society yurtdışında yaşayan veya taşınmayı düşünen üst düzey yönetici, expat ve girişimcilere ulaşan bir dergi. Bizim aracılığımızla vermek istediğiniz mesaj ya da tavsiyeler var mıdır?

Açıkçası taşınmadan önce neden taşınmak istediğinizi bilmek ve taşınacağınız ülkede halihazırda yaşayan insanlarla iletişim kurmak çok önemli. Sizin geçeceğiniz süreçlerden geçen insanlardan bilgi almak özellikle ilk zamanlarda işinizi çok kolaylaştırıyor. Hiç tanımadığınız insanlara attığınız mesajlara bile samimiyetle geri dönüş alıyorsunuz. Profesyonel hayatla ilgili sanırım özgüvenli olmak benim verebileceğim en önemli tavsiye. İyi bir eğitim ve iş tecrübesi ile buraya geliyoruz. Bunun yanında problem çözme ve karmaşık durumlarda tepki verme yetkinliklerimiz oldukça yüksek. Burada tanıdığım arkadaşlarım birçok milletten insanlarla çalışıyor ve ben bu rekabet ortamında arkadaşlarımın başarılarını gururla dinliyorum. Ayrıca taşındıktan sonra Türk topluluklarının içinde olmak sosyal hayat, network ve günlük yaşantınızı kolaylaştırma açısından oldukça faydalı oluyor.



Keşkek: Geleneksel Anadolu Yemeği. 

Köylerde büyük kazanlarda kaynatılan buğdaya et ya da tavuk eklenir ve saatlerce kazanların dibine vurularak buğday ve et özdeşleştirilir. Üzerine salça, kırmızı biberle hazırlanmış sos dökülür. 

Keşkek, 2011 yılında UNESCO tarafından Türkiye’nin Somut Olmayan Kültürel Mirası listesine eklendi.


ANASON’dan özel tarif

Kabak Sıyırma


Malzemeler

Zeytinyağı

1 çay bardağından 1 parmak eksik pirinç

3 adet kabak 

1 adet limon

5-6 adet taze soğan

4-5 adet sarımsak

Taze nane

Dereotu

Tuz


Bir sıyırma aleti yardımı ile kabuklarını soyduktan sonra ortasındaki yumuşak yerine gelene kadar kabaklarınızı dikine sıyırın. Tencerenize zeytinyağınızı ekleyin ve doğradığınız taze soğanları ve sarımsakları hafif öldürene kadar kısık ateşte çevirin. Soğanlar ölünce pirinci ekleyin kavurmaya devam edin. Üzerine 2 çay bardağı kadar su ekleyin ve kapağını kapatıp pirincin biraz su çekmesine müsaade edin. Ardından kabakları, dereotunu, limonu ve tuzunu ekleyin. 15 dakika pişirdikten sonra kabakları kontrol edin ve ateşi söndürün. Servis ederken üzerine dereotu ve taze nane yaprakları ekleyin.


Afiyet olsun!







Recent Posts

See All
bottom of page